Bizi Takip Edin:

İlkelerimiz

|
İlkelerimiz

İLKELERİMİZ!

•Evrensel İnsan Hakları 

İnsan hakları, insanlığın tarihsel gelişim sürecinde düşünsel alanda,  anayasalarda ve uluslararası sözleşmelerde yer alan ve korunması gerektiği konusunda ortak inanca dayanan değerler bütünüdür. İnsanın sırf insan olmakla kazandığı haklardır. Dil, din, ırk, mezhep, siyasi görüş, felsefi düşünce farkı olmaksızın, insanın sırf insan olmasından kaynaklanan bu haklar, temelde bireyin herkese karşı ilersürebileceği doğal haklardır. İnsan hakları, devlet gücünü sınırlar; bireyi, devlet karşısında kimi hak ve yetkilere sahip süje durumuna sokar, obje olmaktan kurtarır. İnsan hakları, bireye, insan olarak sahip olduğu ortak değerlerin sömürü, baskı, şiddet, saldırı ve her türlü olumsuz dış etkiler karşısında korunmasını isteyebilmesi yetkisini verir, evrensel niteliklidir. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Atatürk’ün ülküsüne, O’nun çizdiği yola ışık tutan bir bildiridir. Atatürk, “Hak kutsaldır, hakkın korunmasına çalışmak da ödevlerin en kutsalıdır. Hak ve adaletin bulunmadığı bir yerde HÜRRİYET VE DEMOKRASİ vardır denemez.” der. Toplum düzenlerinde ve siyasal rejimlerde her şeyin, insan hakları ve özgürlükler dikkate alınarak şekillendirilmesi, demokrasi kavramlarının güçlenmesinde, daha ileriye daha iyiye gidebilmesinde gerekli olan temel noktadır. 

Çalışmalarımızda, evrensel insan hakları öğretisi doğrultusunda hareket ederek, bireyi ve toplumu koruma, herhangi bir ayrım gözetmeksizin tüm insanların İNSAN HAKLARINA saygılı bir toplum düzeni içerisinde refah içerisinde yaşamlarını sürdürmelerini sağlamayı amaçlıyoruz. 

Adalet

Toplumsal düzen, insan davranışlarını herkesi tatmin edecek şekilde düzenlemiştir. Adalet arzusu, insanın mutluluk için duyduğu ebedi arzudur. Yani adalet, toplumsal mutluluktur. Adaleti mutluluk olarak tanımlayan Eflatun, adil insanın mutlu, adil olmayanın ise mutsuz olacağını ileri sürmüştür. Eğer adalet, bireysel mutluluk olarak anlaşılırsa, adil bir toplumsal düzen mümkün değildir. Adil bir toplumsal düzen, bireysel mutlulukların değil, o toplumdaki mümkün olan en fazla sayıdaki bireyin mutluluğunun sağlanmasıyla mümkündür. 

Çalışmalarımızda bireysel mutluluğu değil, toplumun genelinin mutluluğunu sağlayan bir adalet anlayışı ile hareket ederek ADALET olgusunun tüm toplumda yerleşmesini sağlamayı amaçlıyoruz.

Liyakat

“liyakat”;  kısaca ‘’görevi başarıyla yapabilme gücü olarak’’ tanımlanabilir. Görevi başarıyla yapabilmek için ‘’bir şeylere layık olmak’’ ve ‘’bir şeyleri hak etmek’’ gerekmektedir. Buradan da görüleceği üzere liyakat, başarılı olma karşılığında ‘’hak etme’’ anlamı taşımaktadır. Bu konu hakkında en çok düşünenlerden biri olan ve en önemli eserlerinden “Mesnevi”yi ehliyet ve liyakat üzerine inşa eden Mevlana’ya göre, toplumda barışın, adaletin, huzurun sağlanması ancak bu kavramlara önem verilmesi, ehliyet ve liyakat sahibi insanların iş başına getirilmesiyle mümkün olabilecektir. Ehliyet ve liyakate bakılmaksızın işlerin yürütülmeye çalışılması halinde ise toplumsal düzenin işleyişinde aksaklıklar ortaya çıkacaktır. 

Çalışmalarımızda toplumsal kesimlerden ‘en iyi’ ve ‘en başarılı’ olanların en üst mevki ve statülere gelmelerine olanak sağlayan, fırsat eşitliği ilkesinin hayata geçirilmesiyle toplumsal olarak dezavantajlı kesimlerin de ‘başarılı’ olmalarına imkan tanıyan ve toplumsal adaletin bu işleyiş sayesinde gerçekleşeceğini kabul eden bir LİYAKAT olgusunun yerleşmesini sağlamayı amaçlıyoruz. 

•Objektif Kriterler

Objektiflik; Herhangi bir ortamda veya tartışma konusu oluştuğunda kimsenin etkisinde kalmadan doğrudan nesnel bir şekilde tarafsız davranmak ve doğruyu gerçek bir şekilde söylemektir. Duygu ve düşünceleri katmadan veya etrafımızdaki kişilerin eş, dost ve akrabaların etkisinde kalmadan tarafsız kalabilmektir. Objektif kriterler ise önceden belirlenmiş, ilan edilmiş kurallar olarak tanımlanabilir. Bu kuralların önceden ilan edilmiş olması kuralların uygulanacağı alanda bireylerin, kurumların ve toplumun hangi şartlarla hangi haklara sahip olabilecekleri, hangi yükümlerle bağlı oldukları bilinecektir. Objektif kriterlerin kamusal alanda yerleşmesiyle kamu hizmeti içinde yer alan ve kamu hizmetinden faydalanan kişiler eylemlerinin karşılığını önceden görebilecek, buna göre hareket edecektir. 

Çalışmalarımızda önceden belirlenen ve ilan edilen OBJEKTİF KRİTERLERİN toplum hayatında yer edinmesi gerektiğini belirtiyor ve bunu sağlamayı amaçlıyoruz. 

•İnsan Onuruna Yaraşır Çalışma Şartları

İnsan onuru; insanın doğuştan sahip olduğu şeref, haysiyet gibi kültürel ve toplumsal değerler ile insan hakları hukuku bakımından insanlık ailesinin mensubu olarak özellikli ve ayırt edici bir yeri belirtmektedir. İnsanların sahip olduğu bu değerlerin sosyal hayatın her alanında, özellikle çalışma hayatında korunması ve hatta daha da geliştirilmesi gerekmektedir. Ağır iş yükü, zorla yaptırılan fazla mesai, iş sağlığı ve güvenliğinden yoksun çalışma ortamları gibi insan onuru ile bağdaşamayacak uygulamalar açıkça insan onurunun ihlali niteliği taşımaktadır. 

ADİL HABER SEN olarak, tüm kamusal alanda İNSAN ONURUNA YARAŞIR bir çalışma hayatının gerçekleşmesi için mücadele edeceğiz. 

•Adil Ücret

Gelişen dünyada her geçen gün yeni teknolojiler geliştirilmekte ve sürekli olarak da daha mükemmeline ulaşılmaya çalışılmaktadır. Teknolojik gelişmeye harcanan çaba kadar bu teknolojiyi kullanan ve yöneten insan unsuru üzerinde de yoğunlaşılması ve Çalışanlara verilen ücrette, onların istek, beklenti ve ihtiyaçlarının da dikkate alınması gerekmektedir.  Çünkü istek, beklenti ve ihtiyaçları dikkate alınmayan insan gücünün kurum amaçları doğrultusunda harekete geçirilebilmesi ve ondan istenen verimin alınabilmesi çok güçtür. İnsan gücünün kurum amaçlarına ulaşma doğrultusunda motive edilmesi, insanın kendini hem fiziksel hem de psikolojik olarak kurum içinde sağlıklı ve mutlu hissetmesi ile mümkündür. 21. yüzyılda, rekabette üstünlüğün sırrının insan olduğunu keşfeden işletmeler, ihtiyaç duydukları nitelikteki iş görenleri cezbetmek, onları işletmede tutabilmek ve daha verimli çalışmaya güdüleyebilmek için ücreti bir araç olarak kullanmaktadırlar. Ücret aynı zamanda iş görenlerin tatmin düzeylerini etkileyen bir unsur olması bakımından da işletmeler açısından önem taşımaktadır. Ücretin ise çalışanların mesleki bilgi ve becerileri, eğitim düzeyleri, yaptıkları işin nitelikleri göz önünde bulundurularak adil bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Her şeyden önce ‘’eşit işe eşit ücret’’ ödenmelidir. Ücret farklılıkları yalnızca bilgi, beceri, donanım ve nitelik bakımından söz konusu olabilmeli, bu farklılıklar arasında da aşırı bir fark olmamalıdır. Ayrıca belirlenecek bir temel ücret, insan onuruna yaraşır bir hayat sürmeye yetecek seviyede olmalıdır. 

ADİL HABER SEN olarak; çalışmalarımızda bilgi, beceri ve niteliğin esas alındığı, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmeyi garanti eden temel ücretin belirlendiği ADİL ÜCRET’in tüm kamusal alanda yerleşmesi için mücadele edeceğiz. 

arzu ediyoruz. 

Dürüstlük

Tarih boyunca insan, bir toplum veya topluluk içinde hayatını devam ettirmiştir. İnsanların bir arada yaşaması, iletişim ve etkileşim içinde olması ortak değerlerin ortaya çıkmasını sağlar. Böylece her toplumun, kendine özgü bir yaşam tarzı ve değerler sistemi oluşur. Toplumlar güçlü olabilmek ve uzun yıllar ayakta kalabilmek için değerler sistemini korumak ve gelecek nesillere aktarmak durumundadır.1 Oluşturduğu değerlere yeterince sahip çıkmayan ve yeni kuşaklara aktarmayı başaramayan toplumlar, ahlaklı ve erdemli bireyler yetiştirmek ile toplumsal düzenin devamını sağlamak konusunda çeşitli problemler yaşayabilir. Dürüstlük, doğruları ve gerçekleri söylemek; samimi, güvenilir ve sadakatli olmak anlamına gelir. Dürüstlük içtenlik, doğruluk, açıklık, netlik gibi kişilik özelliklerine sahip olmayı yansıtmaktadır. Yalan, hile, düzenbazlık gibi olumsuz eylemleri değil; doğruluk, netlik ve gerçekçilik gibi olumlu eylemleri içerir. Dürüstlük; güvenilirlik, içtenlik, kibarlık, tutarlılık, affedicilik ve adalet gibi kavramları da kapsar. Ayrıca dürüst olmak ve dürüstlük, karşımızdaki bireyleri ikna etmek noktasında önemli bir niteliktir. 

Biz de tüm çalışmalarımızda içten, samimi, doğru ve tarafsız olarak, DÜRÜST bir yönetim anlayışının yerleşmesini arzuluyoruz.  

Etik Değerlere bağlılık ve Şeffalık

İlke ve kuralların tarafsız, adil ve kapsamlı bir biçimde, herkesin yararına olacak düzenlemeleri içereceği konusunda ortak bir görüşün olması gerekir. İşte Etik insanların töresel ya da ahlaksal ilişkilerini, davranış biçimlerini ve görüşlerini anlatan bir felsefe dalıdır. Kullanılan ahlak terimlerini ya da ahlaki yargıların statüsünü analiz eden etik, takılan ahlaki tutumların ardında yatan yargıları ele alır. Etiğin en önemli değer yargıları; ahlak, değer ve olgular, kültür ve norm’dur. Ahlak, genellikle insanların kendisine göre yaşadıkları bir ilkeler topluluğu, bir kurallar toplamı anlamına gelir. Etiği; bireysel, örgütsel ve toplumsal düzeyde ele alabiliriz. Birey öncelikle kendi ahlaki değerleri doğrultusunda etik değerlerini belirleyecek ve buna uygun hareket edecektir. Bireylerin meydana getirdiği örgütler, bireylerin ortak ahlaki değerleri üstüne bir etik değer inşa edecek ve son olarak da toplumsal etik kavramı ile içinde bulunduğumuz toplumun etik değerleri oluşacak ve yerleşecektir. 

Şeffaf bir yönetim, özellikle sivil toplum örgütlerinde olması gereken bir zorunluluktur. Ülkemizde sivil toplum örgütlerine üyeliklerin gönüllülük esasına dayalı olması, bu gönüllü üyeler tarafından ilgili sivil toplum örgütünün amaçlarının gerçekleştirilmesi için aidat ya da ödenti verilmesi sivil toplumların şeffaf olmalarını zorunlu kılmaktadır. Aksi halde sivil toplum, içerisinde bulunan üyeler ve hatta üye olmayıp o sivil toplum örgütünün çalışmalarını takip edenler tarafından çeşitli eleştirilerine maruz kalacaktır. Bu eleştirilerin en başında ‘’toplanan aidatlar nereye gidiyor?’’ sorusu yer almaktadır. Bu sorunun cevabı sivil toplum örgütlerinin işletme hesabı defterlerinde ve faturalarında vardır. Ancak, sadece denetleme kurulu tarafından görülen bu kayıtların tüm üyelere açıklanması şeffaf bir yönetim anlayışının gereğidir. Her ne kadar fatura ile yapılan harcamalar belgelense de, üyeler tarafından bu harcamaların sivil toplum örgütünün amacı doğrultusunda mı, yoksa farklı amaçlar için mi kullandığının tespiti için önemlidir.


ADİL HABER SEN olarak; tüm çalışmalarımızda toplumsal ETİK DEĞERLERE BAĞLI VE ŞEFFAF bir yönetim anlayışıyla hareket ederek, sorgulanabilir, hesap verebilir, denetlenebilir bir sivil toplum örgütünün sosyal ve kamusal hayatın her alanında yerleşmesi ve yaygınlaşmasını amaçlıyoruz.  

Özgürlük

Özgürlük, her zaman insanlığın en temel problemlerinden birisi olmuş, farklı bakış açılarıyla ele alınmış ve bu nedenle de herkesin üzerinde uzlaşabileceği net bir tanımı yapılamamıştır. Genel olarak özgürlük; herhangi bir koşulla sınırlanmama, zorlamaya, kısıtlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve davranma durumu veya insanın, her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi istencine, kendi düşüncesine göre karar vermesi durumu olarak ifade edilebilir. Bir başka ifade şeklinde ise; başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilme serbestisi olarak tanımlanmaktadır. O halde insanların düşünce ve eylemlerinde hiçbir kişi, zümre ya da topluluğun etkisinde kalmadan, başkalarının haklarına zarar vermeyecek şekilde hareket edebilmesi özgürlüktür. 

Biz de tüm çalışmalarımızda bireylerin ÖZGÜR iradeleri ile karar alıp, hareket edebilecekleri, hiçbir kişi, zümre ya da toplumun etkisinde kalmadan eylemde bulunabilecekleri toplum düzeyinin oluşmasını arzu ediyoruz. 


Adınız*
Soyadınız*
Telefon*